Powered By Blogger

En çok okunan yazılar...

"İstanbul Adalar Turu:Büyük Ada"

Havalar ısınmaya başladı artık.İstanbul'a bahar geldi ve nihayet  kuşlar ötmeye,ağaçlar çiçek açmaya başladı.Söz verdiğimiz gibi &qu...

28 Ocak 2012 Cumartesi

"Kutupların Türkiye şubesi.."

Kutuplar dedik de birazcık abarttık galiba. Belki o kadar soğuk olmayabilir ancak ayaz havası ile ünlüdür benim memleketim.Tatil oldu derken düştük yollara, bindik trenimize geldik sonunda Türkiye'nin modern yüzü, örnek kenti Eskişehir'e .


Trenden iner inmez karşılıyor sizi. Aman yarabbi bu nasıl bir ayazdır.İnsanın kulakları,burnu donuyor, uyuşuyor hissetmiyorsunuz.Bu yüzden kutuplarla bağdaştırdım biraz :) 
1 ay geciken kış gelmiş ama tam gelmiş.Her yer bembeyaz örtü.Bu kadar kar yağdığını en son çocukluğumda görmüştüm.

Bambaşka şehir burası ya çok seviyorum farklı yani... 
Bir kere Türkiye'nin ilk organize kar topu savaşı burada yapılıyor arkadaş :)
Dilek olay tam 1500 kişi sosyal medya vasıtasıyla toplanıp kar topu savaşı yapıyor :) Üstelik bir tane istenmeyen,tatsız olay çıkmadan.Her hangi bir kavga,dövüş,taciz olayı yok... Gece hemde...


İşte bu yüzden farklı bir yer burası...

İnsanlar biraz daha olgunlaşmış burada.Medeniyet olgusu biraz daha işlemiş insanların içerisine...
Neyse konuyu dağıttık galiba biraz :) Eee şimdi Eskişehir'e kar yağar'da benim yurdum insanı kardan adam yapmaz olur mu ?
Yapmışlar.Hemde nasıl ? Buyrun görelim beraberce :)

Yani bunu yapan arkadaşın ellerinden öpüyorum; saygılar sevgiler.Eee benım memleketimin insanı bu yaratıcıdır.


Adaları,porsuk boyunu donatmışlar resmen.
Favorim de budur arkadaşlar soyut bir çalışma yapmış üstadımız :)

Yalnız yeri gelmişken bir üzüntümü de paylaşmak istiyorum sizlerle.122 yıldır dur durak bilmeden Haydarpaşa-Eskişehir arası çalışan demiryolumuz     
1 Şubat'tan sonra 2 yıl süreyle kapanacakmış arkadaşlar.
Eskişehir'in sembollerinden biri olan demiryolu dileriz bizlerden daha fazla uzak kalmaz.Bu akşam sizlere burada veda ediyorum.
Yarın yine Eskişehir'in farkı yerleri ve güzellikleri ile devam edeceğiz.
Esen kalın...

26 Ocak 2012 Perşembe

"Kumpir denince akla gelen ilk yer..."

Kumpirin cenneti cenneti orası.Sizi şöyle sokağın başından bir görsünler anında seslenirler:
-Öğrenciye torpilll !
-Öğrenciye bol kepçeee !
-Sevgililere özel kumpiiirr !
Türkiye'nin neresine giderseniz gidin yoktur bunun bir eşi benzeri. Ama ben gerçekten'de pek torpil yaptıklarını görmedim :) Esnaf sonuçta normal koyuyor herkese aynı :) 
Ama malzemeleri çok çeşitli yedikçe çoğalıyor sanki...
Eyvah durun yahu kumpirin güzelliğine kapıldım fakat nerede olduğunu söylemeyi unuttum. Ortaköy yahu Ortaköy gidenleri varsa bilir anlamıştır hemen gerçi de bilmeyen vardıysa artık onlar için iyi oldu :)

-Ortaköy'den bahsedeyim birazda...
Boğazın en güzel noktalarından biri olan Ortaköy İstanbul'un fethinden bu yana gerek halk gerekse padişahlar tarafından sayfiye yeri olarak kullanılmış.

22 Ocak 2012 Pazar

"Turkuazoo'dan kareler..."

 Biraz fotograf eklemesi yapayım bir önceki yazımıza;


Panaromik akvaryumdan Türkiye'de bulunan balık türlerinden görüntüler.






   Çamaşır makinesindeymiş gibi sürekli dönen deniz anası topluluğu.
Ama ışıklandırmasını çok harika yapmışlar kameramızın çektiği kadar yansıtmaya çalıştı


  Tünelden köpek balığı manzarası.
Gerçekten filmlerde ki kadar ürkütücü.Zamanını bilmediğimizden biz dalgıçların bu balıkları besleme görüntülerini kaçırdık.




Tropik amazon balıklarından örnekler...






Kameralarımıza adeta poz verdi bu sevimli arkadaşımızda. Ne zaman objektifi görse hep yaklaştı yanımıza...

"Sünger Bob'un diyarı..."

Bir kaç haftadır malum ,her öğrencinin başına gelen sınavlardan dolayı, yazılarımızı güncelleyememiştik.Bu hafta sizler için su altı dünyasına indik.
Bu hafta Forum İstanbul'da Turkuazoo'ya uğradık.Çok geniş bir alana yayılan Turkuazoo'da irili ufaklı akvaryumların yanı sıra; tünel ve büyük bir panaromik penceresi olan akvaryum bulunmakta.



Akvaryumları izlemenin yanında; dalgıç gösterileri, tünelde balık besleme seansları,köpekbalığı besleme seansları ve ücretsiz belgesel gösterimi bulunmakta.


8 Ocak 2012 Pazar

"South park ama çizgi film olanı değil ..."

Dün belki fark etmişsinizdir yazı yazamadık. Yeni bir yer denedik bulduk sizlere ismisi South Park.

Taksimde kapalı bir cafe&bistro tarzı bir yer.Çok hoş bir mekan gerek tasarımı gerekse manzarasıyla.Ayrıntılı bilgileri yerini tarif ettikten sonra vereceğim.
Konumu olarak tarif etmek gerekir ise;
Yine taksimden girişimizi yapıyoruz ve tünele doğru yola koyuluyoruz.Daha önceki yazımda sol tarafta Richmond otelin olduğunu anlatmıştım sizlere bu otelden hemen bir sonraki sokağa giriş yapıyoruz.Aşağıya doğru giden hafif bir yokuş var iniyoruz hemen sağda.
Mekanın tasarımı ve manzarası ;
Ana kısımdan bir görüntü
South park iki kısımdan oluşuyor.Teras ve giriş katı.
Giriş katının tasarımı yandaki gibi çok hoş ve modern bir yapıya sahip nevizade'nin barları gibi değil...



Bir diğer görüntü


Girişte 80'lerden kalma daktilolar ve üstünde yine eski saatlerin ipler ile asılı tavana asılı olduğu bir duvar var.Gerçekten hakkını vermek lazım güzel bir iç tasarım olmuş.



6 Ocak 2012 Cuma

"Newton elmayla yer çekimini ; Pers ise nargileyi bulmuş..."

İstanbul'da nargile keyfinden söz edelim biraz. Nargile dedikte hemen aklınıza meşhur Tophane geldi değil mi ? Yoook efendim ben size çok daha farklı bir yer anlatacağım.
Ama yinede Tophaneden bahsedelim.Tramvay ile geliyoruz Tophane'ye indik hemen sağda sıra sıra bir sürü nargile kafe var. Atmışlar armut koltukları bahçelerine millet almış nargilesini ohhh yarasın.
Nargilesi iyidir,içimi güzeldir ve çeşidi boldur bunlara diyecek lafımız yok zaten. Ama tuzludur biraz orası. Neticede öğrenci adamlarız öyle değil mi ? Ne gereği var bir nargileye 16 lira vermenin?
Çayı da pahalı haaa 1.5 lira. Şimdi diyeceksiniz amma pinti çıktın be arkadaş.Yok kardeşim pinti falan değilim ben sadece daha iyi hizmetin olduğu daha uygun yerleri biliyorum sizlere de anlatıyorum o kadar.(Not:Nargile içeyim derken dakika başı yanınızda biten seyyar satıcılardan gülcü teyzelerden hiç bahsetmiyorum bile)
Şimdi gelelim alternatifimize ;

Çorlulu Ali Paşa vardır bilmem duydunuz mu ? Vardır elbet bileniniz yada biliyorda gidememiştir.
Medresenin girişi 
Beyazıt'tadır kapalıçarşı'dan hafif sallanın aşağıya çemberlitaş'a doğru solda bir medrese var.Çorlulu Ali Paşa medresesi.Girin ordan hemen içeri avlusundadır ama uyarmadı demeyin ha bildiğiniz kahvehane gibidir bahçesi fakat içine girdiğinizde nasıl oluyorsa dışarıdaki gürültünün içeride esamesi yok garip vallahi.Nargilesi pek hoştur.Ben sağlam nargile içerim diyen adamın kafasını bile döndürür bir daha büyük konuşamaz. Ucuzdur çayı, nargilesi.Bayağıda turist uğrar aslında böyle garip egzotik bir ortam işte.


İşte içerisi böyle bir yer
Nargile severler'in mutlaka oraya uğramasını tavsiye ederim.Farklı bir deneyim olur hep süslü afilli  kafelere oturmayı verin farklılık olur..
 Keyifli içişler hoşçakalın...

5 Ocak 2012 Perşembe

"İstanbul yenileri için seyahatname..."

16 milyonluk devasa bir şehir İstanbul.Kimilerini korkutur kimilerini cezbeder.İnsanı yutabilir de başının tacı da yapabilir.
Bu yazımızda İstanbul'a yeni gelenler ve benim çektiğim sıkıntıları çekmemeleri için biraz bilgilendirme yapacağım.
Malumunuz bu şehrin en büyük ziyaretçileri öğrenciler. Her yeni kayıt döneminde akın akın ne yapacaklarını bilemez halde olurlar. (İçlerinde çok cesurlar yok mu ? Elbette var onlara söz meclisten dışarı tabiki )
Aksaray metrosu
İstanbul'a ilk gelenin durağı ya Esenler otogarı'dır ya da Haydarpaşa.Bu konumlara göre merkez ilçelere ulaşımlardan bahsedeyim biraz.


 Esenler otogarından gelenler için;
-Esenler otogarının içinde metro istasyonu bulunur.Bu istasyondan bir yön Aksaray'a bir yönde havalimanı'na devam eder.Eğer Aksaray,Sultanahmet,Gülhane,Sirkeci,Eminönü,Kabataş istikametine gitmek istiyorsanız; Aksaray'da son durakta iniyorsunuz metrodan.Metrodan sonra bu saydığım istasyonlara sırasıyla giden tramvay hattı bulunmakta aktarmayı yaptıktan sonra bu istasyonlardan istediğinize gidebilirsiniz.




-Taksim yönü yolcular için(ki İstanbul'a ilk gelenlerin mutlaka gitmek istediği yerdir.) Aksaray'da indikten sonra Taksime giden otobüsler vardır.Kime sorsanız söyler nereden geçtiğini:)  Çoğu otobüste geçer zaten küçük bir tüyo numarasından sonra T yazan otobüsler taksime uğrar :)

-Aksaray'dan Mecidiyeköy-Beşiktaş-Levent yönü yolcuları için;

Yine Aksaray metrosu vasıtası ile  fakat bu sefer havalimanı yönünü kullanıyoruz.Bu yönde (5veya 6. duraktı tam hatırlayamadım ) Merter durağında iniyorsunuz. İndiğiniz merdivenlerden sola dönüp çıkış yaptığınızda üst geçitle metrobüs hattını göreceksiniz. Bu aracı kullanarak direk  Mecidiyeköy'e ulaşacaksınız.Buradan da tek vasıta ile 30A veya 30M otobüslerini kullanarak Beşiktaş'a inebilirsiniz. Levent otobüsleri'de aynı yerden kalkmakta.

Biraz da Haydarpaşa'dan geleceklerin yol tarifini yapalım;
Haydarpaşa garı
Yıllara meydan okuyan görüntüsü ile Haydarpaşa. Gerçi son zamanda çatısı yandı duymuşsunuzdur.Ona rağmen hala dimdik ayakta ve Anadolu'dan gelen misafirlerini ağırlıyor.
-Haydarpaşa'dan gelenlerin işi nispeten daha kolay arkadaşlar.(Eeee tren kullananlarında bir avantajı olsun değil mi?)
Haydarpaşa istasyonunun o filmlere konu olmuş meşhur merdivenlerinden indikten hemen sonra karşınıza vapur iskelesi gelecek.

"Romantik bir akşam yemeği..."

Bugün sizlere eşiniz veya sevgiliniz ile güzel bir akşam yemeği geçirebileceğiniz bir yeri tanıtacağım.
Mekanımızın ismi Leb-i Derya.

Konum olarak belirtmek gerekir ise;
Taksim meydanından İstiklal caddesine doğru yürüyüşe geçiyoruz. Bu güzel kalabalığın arasına karıştıktan sonra usul usul tünele doğru devam ediyoruz.
Girişten itibaren yürüdüğümüzde caddenin solunda Richmond otelini göreceğiz.Restoranımız otelin çatı katında.Girişi otelin içinden yaparken bembeyaz mermer merdivenler bizi karşılıyor.Sağdaki asansör ile Leb-i Derya'nın bulunduğu çatı katına çıkıyoruz.
Konumu bakımından bulunması çok kolay bir restoran.

Mekanın içi ve düzeni;

Mekanın içi ve masa düzeni
Gayet şık bir biçimde tasarlanmış panaromik bir mekan şık masalar ve ortada yine beyaz büyükçe bir bar bulunmakta. 

4 Ocak 2012 Çarşamba

"Mevsimsel Güzellikler"

Malum kış aylarındayız ve gezmek,eğlenmek de biraz zorlaşıyor gibi.Fakat her mevsimde farklı güzellikleri barındırıyor İstanbul. Hiç düşünmedim değil bu şehrin zorluklarını,çilesini; çoğu zamanda sorguladım neden geldim ki bu şehre diye fakat ne olursa olsun içimde garip bir duygu var.Ne olursa olsun güzel arkadaş bu şehir; her mevsimde hemde...

Ne diyorduk;  hehh evet kış aylarındayız.
Bu yazımda sizlere 2 gün önce gittiğim güzel bir yeri tarif etmeye çalışacağım. İlkbahar'da ceviz ağaçlarının, çiçeklerinin renk renk açtığı, bahçede gül satan teyzelerin sevgilileri kovaladığı;
yazın kapısında mısır patlatan, külahı alabilmek için bize bin bir türlü eziyet çektiren 
dondurmacı amcaların; Sonbahar ve kış aylarında ziyaretçilerinin azalmaya başladığı sanki kasvetli gibi görünen ancak şöyle banklara kurulduğunuz da aslında huzur bulduğunuz yer.
Evet evet tahminlerinizi duyar gibiyim yanılmıyorsunuz Gülhane parkı... 

Kış aylarında ziyaretçisi azalıyor bir kaç yaşlı müdavimi biraz da yerli ve yabancı turistler.Girişinden itibaren kış manzarasının güzelliği çıkıyor karşınıza.Yazın asırlık boyları ve yapraklarıyla gölge olan o ceviz ağaçları artık sessiz ve huzurlu yeni mevsimi bekliyor...

3 Ocak 2012 Salı

Yeni yılda yeni yayın dönemine başladık.

Merhabalar değerli okurlar; 
Öncelikle yeni yılınızın mutlu, huzurlu, gönlünüzden geçtiği gibi fakat her şeyden önce sağlıklı bir yıl olmasını temenni ederim.


Bu doğrultuda 2012 yılında sizlere  elimizden geldiğince hayatınıza renk katacak  bir takım ipuçları vermeye çalışacağız.Çoğu insan için hayatın monotonlaşmaya başladığı bir dünyada biraz değişiklik yapmak iyidir sanırım.Belki bir çoğunuzun aklından "Çalışmaktan,çocuklar ile meşgul olmaktan,ev işlerinden kendimize vakit ayırabiliyor muyuz?"   düşüncelerinin geçtiğini duyar gibiyim; evet aslında biraz da haklısınız fakat umutsuz olmamak, karamsarlığa kapılmam